Gerçek Sahne
  GAZETEDE ARADIĞIMIZ
 

İslamofobik Provokasyonlar Sürüyor

Geçtiğimiz ay neredeyse tüm Müslüman coğrafyası irili ufaklı protesto gösterilerine şahit oldu. Bu gösterileri tetikleyen olgu, açıkça İslam karşıtlığı temelinde İslam dinine ve onun peygamberine dönük aşağılamalar ve hakaretler içeren bir filmin (Müslümanların Masumiyeti – The Innocence of Muslims) internette yayınlanan kısa versiyonu idi. Sanatsal olarak da düşünsel olarak da beş paralık bir kıymeti olmayan bu ucube filmin bu denli yankı uyandırması, hak ettiğinden milyon kez daha fazla bir tepkiyle karşılanması, içinden geçtiğimiz konjonktürün niteliğine dair önemli ipuçları sunuyor.

Söz konusu filmin emperyalist bir provokasyon olduğu, bu provokasyonun bir numaralı ve baş sorumlusunun ABD ve İsrail’deki emperyalist savaş tacirleri olduğu çok açık bir gerçektir. Ne var ki, provokatörlerin bunlarla sınırlı olduğunu söylemek de mümkün değildir. Nitekim, filmi yapanların, finanse edenlerin, gösterime sokanların ve internette yayınlayanların tüm çabalarına rağmen, film bir ilgi uyandırmamış ve unutulmaya yüz tutmuştu. Film ilk kez geçtiğimiz Haziran ayında ABD’nin Los Angeles kentindeki bir sinemada küçük bir seyirci topluluğuna gösteriliyor ve gösterimlerin arkası tüm çabalara rağmen gelmiyor. Ardından Temmuz ayında memnuniyetsiz yapımcılar filmi YouTube’a koyarak internetten yayınlıyorlar ancak film internette de pek bir ilgi çekmiyor. Bunun üzerine yapımcılar filme Arapça seslendirme yapıp bu versiyonunu da internete koyuyorlar, ama “tık yok”. Bu provokatif filmin amacına ulaşmasını sağlayan zat, Mısır’dan çıkıyor. El-Nas adlı Mısır merkezli İslamcı bir uydu televizyon kanalında program yapan Şeyh Halid Abdullah filmi “keşfediyor”. Şaibeli ilişkilere sahip bu şahıs 8 Eylülde filmden bölümler yayınlıyor ve tüm Müslümanları protestoya davet ediyor, tabii ki en başta Mısır’da yaşayan Hıristiyanlara (Kıptiler) karşı! Böylece başlayıp yayılan protestolar kimi ülkelerde barışçı biçimlerde sürerken, kimi ülkelerde onlarca insanın öldüğü şiddetli çatışmalar yaşandı. 11 Eylül’ün yıldönümüyle de çakışan bu protestolar içerisinde en çok ses getireni elbette Libya’nın Bingazi kentindeki ABD büyükelçisinin ölümüyle sonuçlanan saldırı oldu. Daha sonra özellikle İslamcı hükümetlerin sözcülerinin “soğukkanlılık” çağrılarının da etkisiyle protestolar sönümlenmeye başladı.

Ne var ki, bu tarz provokasyonların ne ilkiydi bu film, ne de sonuncusu oldu. Daha konu tümüyle kapanmadan bu kez Fransa’da, üstelik de sözkonusu filme verilen tepkileri alay konusu haline getiren ve yine İslam peygamberiyle ilgili cinsel imalar içeren karikatürler, “fikir özgürlüğü” kılıfıyla yayınlanıyor. New York metrosunda ise bilboardları, Filistinlileri ve onlar dolayımıyla Müslümanları barbar ilan eden İslamofobik afişler süslüyor, üstelik de ABD yüksek mahkemesinin onayıyla. Bu afişlerde şunlar yazıyor: “Uygar insan ile barbar arasındaki her savaşta uygar insanı destekle. İsrail’i destekle. Cihadı mağlup et.”

Görülüyor ki, Müslüman ülkelerde yaşayan tüm insanları aynı çuvala dolduran, onları barbar, cahil, geri, cani, tahammülsüz ve hoşgörüsüz, rasyonel olmayan, ilkel tepkiler veren, kışkırmaya bahane arayan yaratıklar olarak resmeden İslamofobik girişimler giderek artacak ve pervasızlaşacaktır. Bu ırkçı ve faşist yaklaşımla varılmak istenen hedefi iki noktada özetlemek mümkün. Birincisi, emperyalist paylaşımın bugünkü temel önceliği olan Ortadoğu’ya askeri müdahaleyi psikolojik ve ideolojik olarak meşrulaştırmaya katkıda bulunmak. İkincisi, Batı ülkelerinde yaşayan Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri hedef göstererek Batı işçi sınıfının birliğini bozmak ve faşist demagojiye daha güçlü bir zemin hazırlamak.


 
  Bugün 14061 ziyaretçi (20047 klik) 752.297 kişi burdaydı !  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol